Avrupalılar Amerika kıtasına ayak bastığında 100 milyon Amerikan tüm insan nüfusunun 5’de 1’ini oluşturuyordu. Avrupalılar tarihte bilinen en büyük katliamı yaptılar. 20. yüzyılın başında tüm kıtadaki yerli nüfusu 500.000’e düşmüştü. Ama işin ilginç yanı 1820’li yıllarda Amerikan senatosunda “Kızılderililerin ne kadar insan ne kadar hayvan olduğu ve vatandaş sayılabilecek kadar medeni olup olmadıkları tartışılıyordu”
Düşünebiliyor musunuz? Önce gidip insanların topraklarını zorla işgal edeceksiniz, sonra milyonlarcasını öldüreceksiniz ve sonra onlara “vahşi, medeniyetsiz” diyeceksiniz. Ama lafla peynir gemisi yürümüyor. Aynen kızılderililere vahşi diyen Amerikan senatosu gibi bugün Türkiye’de bazı heteroseksüeller eşcinsellere ahlaksız diyor. Aynen. Bir farkı yok.
Yani Adolf Hitler, 2. Dünya Savaşı’nın çıkmasından Roosevelt’i sorumlu tuttuğunda kimse ciddiye almış mıydı? Şimdi neden kimi heteroseksüellerin bu saçma iddiasını ciddiye almalıyız?
Eşcinsel olduğunu anladığı 13-14 yaşından itibaren elinde olmayan bu duygular yüzünden kendisinden nefret eden, kendi duygularını ve en doğal hislerini inkar eden ve senelerce kendi içinde savaş veren, hiçbir yerden psikolojik destek alamayan, hiçbir günahı olmamasına rağmen kendisini yaşıtı arkadaşlarından farklı ve kötü hissetmeye zorlanan, hiç kimseyle derdini paylaşamayan, kendisini saklayan, korkan, korkarak yaşayan, basında ve çevrede hakaretleri, onur-kırıcı dalga geçmeleri yaşayan eşcinseller mi heteroseksüeller mi?
Eğer ki bir şekilde eşcinsel olduğu ortaya çıkarsa dışlanan, dayak yiyen, öldürürülen heteroseksüeller mi eşcinseller mi? Eşcinsel olduğu için arkadaşları tarafından dalga geçilen, dövülen ve sonra “çocuklarımızı korumak” adına liseden atılan çocuklar eşcinsel mi heteroseksüel mi?
Bütün bunları yaşarken yaşıtı arkadaşlarını sevgilileriyle el ele dolaşırken, mezuniyet törenlerinde dans ederken, her türlü problemlerini çevresiyle paylaşabilirken gören ve onları sessizce ve yalnızlık içinde bir köşede izleyen, sevme-sevilme hakkı elinden alınan eşcinseller mi heteroseksüeller mi?
Heteroseksüeller her yerde sevgili bulabilirken, en doğal ihtiyaçları olan sevme ve sevilme hakkını yaşamak için lazım olan insanı, yani sevgililerini, et pazarına dönmüş internet sitelerinde ya da bir apartmanın bodrum katında bulmak zorunda bırakılanlar heteroseksüeller mi eşcinseller mi?
Sokakta bacılarımıza, analarımıza, turist kızlarına sarkıntılık eden, taciz eden, laf atan; akşamları içki içip sokakta kavga çıkaran; karısını ve çocuklarını döven heteroseksüeller mi eşcinseller mi? Kafası kızınca kendi çocuklarını ve karısını kurşuna boğan, doğrayan, camdan atan heteroseksüel babalar mı eşcinsel babalar mı? Ya da sevgililerini kesip etinden kıyma yapanlar heteroseksüel bayanlar mı eşcinsel bayanlar mı?
Peki kim bu eşcinseller? Bu kadar nefret edilen, dışlanan ve hakları elinden alınanlar; hatta öyle ki abes bir grup hak istediğinde “Siz istiyorsunuz ama bakın onlar da (eşcinseller) istiyor” denerek eşitlikten en uzak insan oldukları iması verilen insanlar kim?
Her gün kapıda rastladığınızda size gülerek selam veren komşunuzun oğlu, sınıfta yan sırada oturan arkadaşınız, hastanede size yardımcı olan doktor, Knight’ta beraber Paramun partisi yaptığınız rogue, canınızdan çok sevdiğiniz çocuğunuz, işe yeni aldığınız çok iyi eğitimli genç veya kafasına takılan bir şeyi sormak için dersten sonra yanınıza gelen öğrenciniz. Ne kadar sıra dışı insanlar değil mi? Sizlere kendi çocuklarınıza, kendi arkadaşlarınıza, kendi kardeşlerinize ve akrabalarınıza karşı yaptığınız bir barbarlıktan, ayrımcılıktan ve haksızlıktan bahsediyorum.
Ahlaksızlık bir insanın hemcinsinden hoşlanması değildir. Ahlaksızlık bir insanın bu sebepten başka bir insanı 2. sınıf vatandaş konmasına, dövülmesine, öldürülmesine, dalga geçmesine, en doğal haklarını yaşayamamasına, bir grup insan özgürce hayatını yaşarken bir başka grup insanın tüm cinsel isteklerini bastırmak zorunda olmasına ve dünyanı onun için açık hava hapishanesine çevrilmesine sebep olmak veya seyirci kalmaktır.
Ahlaksızlık eşcinsel çocukların 14 yaşında dünyaya gözlerini açtıklarında karşılaştıkları bu hoşgörüsüz, adaletsiz ve barbar toplumu değiştirmek için çaba sarf etmemek ve onları umursamamaktır. Ahlaksızlık eşcinsellere sözel ya da fiziksel düşmanlık etmektir.
Ahlaksızlık üniversite öğrencisi, iyi eğitimli, onlarca kitap okumuş, kültürlü ve bilgili pırıl pırıl gençleri sırf eşcinsel olduğu için dışlamak, ayrıma uğratmak ve onları sürekli hakarete uğrayıp, dalga geçilerek aşağılandıkları bir hayata mahküm etmek; bu gençlere, heteroseksüel olanlardan bilgi, kültür, insanlık yönünden hiçbir eksikleri olmamasına rağmen bu kadar haksızlık yaşatmak ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmak, bir insanı kalbiyle ve beyniyle değil, yatak odasında ne yaptığıyla yargılamak ve özel hayatında yaptıkları nedeniyle, hisleri ve duyguları nedeniyle onu yaşamın her alanından silmektir.
Ahlaksızlık *en az* ırkçılık kadar kötü bir olguyu görmezden gelmektir. Ahlaksızlık hiçbir eşcinseli tanımadan, eşcinsellik hakkında tek bir bilimsel/objektif makale veya yazı okumadan, onların nasıl bir hayat sürdüğünü ve neler hissettiğini bilmeden onlar hakkında fikir sahibi olmaktır. Ahlaksızlık sorgulamamak, öğrenmemek, bilmemek ve koyun olmaktır.
Ahlaksızlık onlara karşı yapılan bütün bu barbarlığı ve faşistliği “normal” görmek için onların aslında bilimsel olarak ispatlanmış doğuştan gelen eşcinselliği kendi istekleriyle “tercih” ettiği yalanını insanların gözüne sokmaktır. Ahlaksızlık azınlıkları kötüleyerek siyasi rant sağlama çabasıdır.
Şimdi ben eşcinsellere düşman değilim, hiçbirine kötü davranmadım diyorsanız şunu çok iyi bilin ki eğer bir yerde zulmedilenler ve zulmedenler varsa suçlu olan zulmedenler değildir. Eğer bir yerde zulmedilenler varsa suçlu olan zulmedenlere sessiz kalanlardır. En büyük ahlaksız sizsiniz.
Bir yanıt yazın