Din, dünya genelinde birkaç milyar insanı pençesine almış en berbat akıl hastalığı. Hastalığın nedeni henüz bilinmiyor ama insan uygarlığının doğuşuna kadar rapor edilmiş durumlar var. Her ne kadar değişkenlik gösterse de, hastalık genel olarak “gerçeğin algılanışında bozukluk, hezeyanal düşünce, akıl yürütme ve rasyonel düşünceyi kullanmada mutlak bir yeti kaybı olarak kendisini ifade ediyor. Hastalığın ortak belirtileri, kurbanın “tanrı, Allah, Zeus, Pele, Yehova” (veya başka isimler) olarak isimlendirdiği, anormal ve doğa üstü güçlere sahip olduğuna inandığı hayal ürünü bir karaktere bağlanması, aynı zamanda öldükten sonra kurgusal bir yerde tekrar hayata geleceği inancını kapsar.
Tedavi edilmezse, kurban hayatı boyunca bu hastalıktan kurtulamaz. Hastalık hemen hemen her zaman anne ve babadan çocuğa bulaşır. Bunun yanında, hastaya yakın kişilerin de özellikle duygusal boşluk dönemlerinde enfekte olması mümkündür. Korkutucudur, yapılan çalışmalar gösteriyor ki hastalar kendi hastalıklarının farkında ve neredeyse hiçbiri gönüllü bir tedavi yolu aramıyor ve bu bize onların basitçe “sıradan insanlar” olduklarını gösteriyor. Eğer bu hastalığa yakalanmış bir kişi tanıyorsanız, onlarla uğraşmanın nasıl yorucu ve bıktırıcı olduğunu da bilirsiniz.
Bunu okuyorsunuz ve siz de dinlerin – İslam, Hristiyanlık, Hinduizm, Putperestlik, Yunan dini, Musevilik vs – ne olduğunu (düpedüz beyinsizlik ve saçmalık) biliyorsanız bu hastalıktan korunmuş azınlık içindesiniz.
Eğer bir insan görünmez bir köpeğe inanır, ondan emir aldığını iddia eder, hayatını bu emirlere göre idame ettirir, ona ibadet ederse ve ondan aldığı emirlere göre başka insanlara karışıp zarar verirse direk tımarhaneye kapatılır. Fakat bunu yapanlar milyonlarcaysa ona özel statü verilir.
İnsanların dine inanmalarının tek nedeni ama tek nedeni küçükken öyle öğretilmesidir. Bir köpeği düşünün veya bir çitayı. Küçükken annesinden/eğiticisinden bir şeyler öğrenir ve sonra hayatı boyunca onları uygular. Asla sorgulamaz, asla neden demez, asla analiz etmez. Bir köpeğe gördüğü her bebeğe saldırıp öldürmesini öğretebilirsiniz ve köpek yaptığı şeyin nasıl canavarca olduğunu sorgulamadan robot gibi yapar. İnsanlar da aynen böyledir. Küçükken kendilerine öğretilen şeyi sorgulamadan kabul eder ve öyle yaşar. Dinlere inanmanın tek nedeni budur.
Psikiyatride “delusional disorder” yani “delüzyonal bozukluk” adlı bir hastalık vardır ve aynen dine inanma hastalığını tarif eder. Delüzyon kişinin kendi kafasında kurduğu ve en güçlü karşı-delilere rağmen reddetmediği ve kuvvetle inandığı sanrıdır.
İsterseniz delüzyonal bozukluğun belirtilerini ve özelliklerini teker teker inceleyelim:
Hastalığın belirtileri:
1) Hasta inancı olağandışı bir inatla veya kuvvetle savunur.
a. Dindar insanlarla dini tartışmaya başladığınız an canla başla dinlerinin doğru olduğunu size anlatmaya çalışırlar. Onlarla dinin doğruluğunu konuşurken panik olurlar, kendilerini %100 haklı görürler ve sizi ikna etmek için var güçlerini kullanırlar.
2) İnanç, hastanın hayatına aşırı derecede etki eder ve kişinin hayatı açıklanamaz bir şekilde değişir.
a. Din, inananın hayatını baştan aşağı değiştirir. Kişi namaz kılar, oruç tutar, hacca gider (Müslümanlar için). Ayakkabısını bile dini usüllere göre uygun bağlayan, dini usüllere uygun yataktan kalkan, yemek yiyen bir sürü hasta vardır.
b. Din, kişinin siyasi görüşünü ve diğer insanlarla, özellikle de diğer gruplardan insanlarla ilişkisini baştan aşağı etkiler. Farklı dinden insanları, farklı mezhepten insanları veya dinin yasakladığı şekilde yaşayan insanları kişi düşman olarak görebilir veya karşı çıkabilir.
c. Kişinin tüm hareketleri, düşünüşü ve davranışları dine uygun olmalıdır.
3) Hastanın derin inancına rağmen, hasta inancı hakkında sorgulandığı zaman kendi inancına şüpheyle baktığı görülür.
a. Dindar bir insana “ben ateistim veya dinsizim veya ben başka bir dindenim” dediğiniz an bir öfkeyle karşılaşırsınız. Eğer bir şeyin varlığından %100 emin olsanız ve size biri gelip inkar etse normalde gülersiniz. Mesela biri gelip size Türkiye’nin başkenti Zonguldak dese kızmazsınız.. Ama dindar bir insana, her ne kadar Allah’ın varlığından %100 eminim dese de “Ben Allah’a inanmıyorum dediğiniz an tepki görürsünüz.
4) Hasta, inancı hakkında çok hassastır ve espiri anlayışı sıfırdır.
a. Dini aşağılamayan en basit karikatüre, en basit fıkraya veya mizah unsuruna dindar insanlar anında tepki gösterir. Dinle ilgili yapılan hiçbir şakayı kaldıramazlar
b. Bir dini sadece eleştirseniz, yanlılarını ve mantıksız yönlerini ortaya koysanız bile direk olarak dindarlar size tepki gösterir. Bu tepki sözlü saldırıdan kafa kesmeye kadar uzanabilir.
5) Kişinin inancı doğrultusunda yaşadıkları veya kendisine anlatılanlar ne kadar saçma ve gerçek dışı olursa olsun kişi hepsini tamamen sorgulamadan kabul eder.
a. Dindar insan, bundan binlerce yıl önce geçtiği iddia edilen şeyleri sırf anlatıldığı veya inandığı kitapta yazdığı için sorgulamadan kabul eder: Ayın ikiye ayrılmasına, konuşan yılanlara, konuşan eşeklere, gökte uçup kıyameti bekleyen bir adama, denizin ikiye ayrılmasına, adamın aya uçmasına, evrenin 7 günde yaratılmasına, büyücülere, cinlere, ensest ilişkiyle çoğalmaya, ineğin bir parçasıyla vurulunca dirilen ölüye, kadının erkeğin kaburgasından yaratılmasına, peygamberin 10 erkek gücünde olduğuna, Zeus’un hikayelerini aratacak bir sürü mitolojik saçmalığa sorgulamadan inanır.
b. Dindar insan, düşen uçaktan kurtulan tek bir bebeğin Allah tarafından kurtarıldığına sorgusuz sualsiz inanır. Bir kekte gördüğü şeyi Allah yazısı zanneder veya bulutların şeklini İsa zanneder. Başına gelen açıklayamadığı her olayı Allah’a yorar.
6) Hastanın inancını çürütmeye çalışmak, genel olarak düşmanlığın ve sinirin de eşlik ettiği güçlü bir duygusal reaksiyon ortaya çıkarır.
a. Herhangi bir dindar insana dinin yalan ve saçma olduğunu anlatmaya çalışmak, ne kadar saygılı olursanız olsun, hastada mutlaka sinir ve düşmanlık yaratacaktır. Kişi size karşı öfkelenecek ve bağırarak inancının doğruluğunu savunacaktır.
b. Bütün bunların yanında, eğer dindar insanların forumlarına gidersiniz, dini konularda en basit konularda bile (mesela bir ibadetin nasıl yapıldığı vs) kendilerine karşı çıkanlara nasıl sert ve düşmanca tepki gösterdiğini görebilirsiniz.
7) Hastanın inancı, en yalın ifadeyle, gerçek dışıdır.
a. Yoruma gerek yok.
8) Hasta, inanca duygusal olarak aşırı derecede önem verir ve inancı aklının diğer öğelerini de etkileyip kuşatır.
a. Birçok dindar hasta için din hayatın ta kendisidir. Kişi bütün hayatını dine göre ayarlar. Günde 5 vakit namz kılar, Kuran okur, oruç tutar, hacca gider. Söylediğim gibi ayakkabısını bile dine uygun şekilde bağlayan bir sürü hasta vardır.
b. Hasta diniyle ilgili ulu şeylere (tanrı, peygamber gibi) aşırı duygusal yaklaşır ve bazen onların isimlerini duyduğu an bile ağlamaya başlayabilir.
c. Kredi kartıyla alışveriş yapmayı bile dine uydurur. Din adına dünyanın her yerinde seminerler ve toplantılar düzenlenir. Hastanın tüm fikirleri, davranışları, düşünceleri dine göre uyarlanır.
9) Delüzyon, eğer ona uygun hareket edilirse, genellikle sadece delüzyonun ışığında anlaşılabilecek anormal ve mantık dışı davranışlara neden olur.
a. Hiçbir mantıklı insan, bir kişinin gidip neden günde 5 vakit eğilip kalktığını, her sene 30 gün aç kaldığını, sırtını zincirlerle dövdüğünü, bütün hayatını binlerce yıllık saçmalıklara dayandırmaya kalktığını, 30 derece sıcakta pardesüyle dolaştığını, bütün hayatını dine göre uyarlayıp, yataktan kalkışını bile dine ayarladığını, bir bulutu İsa’ya benzetmesini, neden iki erkeğin birbirini sevmesini ya da bir kızla erkeğin flört etmesini ayıp karşıladığını anlayamaz. Ancak aynı hastalığı yaşayan bir insan anlar.
b. 12 Aralık’ta kıyametin kopacağına inanan insanların hastalığı ile kıyametin ne zaman kopacağını bilmeyen ama bir gün kopacağına inanan bir Müslüman’ın hastalığı aynıdır.
c. [iç çekiş]
10) Hastayı önceden tanıyan kişiler, hastanın davranışlarının yabancı ve karakter dışı olduğunu gözlemler.
a. Bu madde sonradan dine inananlar veya sonradan aşırı derecede dindarlaşan kişiler için geçerli.
Hastalığın Özellikleri:
1) Birincil hastalıktır.
a. Birincil hastalık birden fazla problem/hastalık arasında kişiye en çok zararı veren hastalıktır. İnsanların birden çok psikolojik sorunu olabilir ve en tehlikesi birincil kabul edilir.
2) Hastanın sıradışı bir kuvvetle bağlandığı delüzyonların varlığıyla karakterize edilen stabil (değişime kapalı) bir hastalıktır.
a. Gerçekten de dindar bir insana dinin yalan olduğunu anlatmak yeryüzünün en zor işlerinden biridir. Verdiğiniz tüm önermeler, tüm deliller ona hiçbir şey ifade etmez.
b. Dinin varlığını geçin, dinde yazan mesela denizin ikiye ayrılması masalının veya cinlerin varlığının gerçek olmadığına kişiyi inandırmak imkansız gibi bir şeydir.
3) Hastalık kroniktir ve hayat boyu sürer.
a. Çocuğun ailesinden hastalığı ne ölçüde kaptığı çok önemli. Çok dindar ailelerden yetişen çocuklar genellikle ömür boyu bu hastalıkla yaşar ama aralarında çok ender de olsa tedavi olabilenler çıkar.
b. Ailesinden din hastalığını kapan ama çok da dindar ailesi olmayan çocuklar, kendi çocuklarını ailelerinin onları yetiştirdiğinden daha az dindar yetiştirir. Özellikle refah seviyesi ve eğitimi yüksek ülkelerde bu şekilde her jenerasyonda dinler aşınır ve zamanla hastalıklı bireyler azınlık hale gelir. Avrupa ve Amerika’da genç nüfusun büyük kısmı dinsizdir ve dine inananlar genelde yaşlılardır.
c. Aileleri tarafından fazla dindar yetiştirilmemiş bireylerde hastalıktan kurtulma oranı dindar ailelerin çocuklarına göre daha yüksektir. Kişinin zekası ve sorgulama yeteneği de önem taşır.
4) Delüzyon genel mantıksal akıl yürütmeyle çakışmaz (sadece delüzyonal sistem içinde fikirler sapkınlık gösterir) ve hareketler bir rahatsızlık yoktur. Eğer rahatsız bir hareket görülürse bu tamamen delüzyonla alakalıdır.
a. Karşınızda ekonomiden, futboldan, spordan veya bilgisayar programlamadan çok iyi anlayan ve bu konuları sizinle uzman gibi konuşan biri olabilir. Ama o ana kadar sizinle inanılmaz mantıklı konuşan bu kişi bir anda yaşadığı dini delüzyonları sonucu size dünyanın 10.000 yaşında olduğunu, dinozorlarla insanların bir arada yaşadığını, geçmişte bazı kavimlerin sex yüzünden helak edildiğini ve daha başka bir sürü saçma sapan şeyi anlatıp sizi şaşırtabilir. Bu direk kişinin hastalığıyla ilgildiri. Kişinin sapkın, ilkel ve barbar dönemlerden kalma inancı günümüzle direk çelişki yaşamakta ve kişinin fikirlerini sapkınlığa uğratmaktadır. Kişinin dini, örneğin, PHP programlama dini hakkında bir şey bildirmediği için kişi normal bir insan gibi bu konuda konuşabilir.
b. Sözlerle ilgili tüm bu anlatılanlar hareketler için de aynen geçerlidir.
5) Hastanın olaylarda kendini bulma hissi artar. Bir başkası için önemsiz olan olaylar onun için aşırı derecede önem taşır ve delüzyonun çevresindeki atmosfer duygu yüklüdür.
a. Dindar insanlar başlarına gelen özellikle her iyi olayda direk olarak olayın baş aktörü olarak kendilerini görür ve Allah tarafından direk kendilerine jet yapıldığını düşünür.
b. Olay öyle bir hale gelir ki hasta olayın her ayrıntısında Allah’ı bulur ve her ayrıntısı duygusunu daha da arttırır.
Sonuç olarak bütün bunlara bakarak dinin ciddi bir ruh hastalığı olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki bu hastalığın yaygın ve ağır yaşandığı ülkeler her zaman Avrupa ülkelerine veya Japonya gibi gelişmiş ülkelere oranla çok çok daha geri. Bu hastalık kişinin günlük fonksiyonlarını da etkiliyor ve hem toplumu hem hastanın kendisini felakete sürüklüyor.