Akşam işten/okuldan çıkınca evde pijamalarını giyip kendisini koltuğa mıhlayacak kadar yemeği yedikten sonra TV’de kalite ve zeka yoksunu yerli dizileri ya da eğlence programlarını izlerken uyuya kalan, kendilerine söylenen hiçbir şeyi sorgulamayan, asla “neden” diye sormayan, en değerli hazineleri olarak beyinlerini değil, “penislerini” gören; alkole ve sigaraya boğulmuş; hareketsizlikten ve kötü beslenmekten daha 30’unda teklemeye başlamış kalplerinin içinde zerre kadar vicdan, anlayış, empati, insanlık olmayan, onlara hiçbir zararı olmayan ve dışlanan insanlara düşmanlık eden, hakaret eden, döven, küfreden, dalga geçen, acı çektiren ve haklarını elinden alan; yani bu dünyada huzursuzluk çıkaran, başka insanların çektiği acıları ve sıkıntıları umursamayan, dünyada sadece kendi rahatlarını düşünen ve bir yerlerde birilerinin kendilerinden farklı olabileceği gerçeğini kabullenemeyen bir grup insan eşcinsellerden nefret ettiklerini söylüyor. Onlara homofob (Eşcinsel düşmanı) deniyor. Yobazlıkta, dar-kafalılıkta ve akıl yürütme kabiliyeti eksikliğinde onların rakibi yok.
Günübirlik yaşayan, gündemlerinde sadece magazin programlarındaki aşklar ya da futbol maçları olan; 10.000 yıllık insanlık tarihinden her türlü bilimsel, toplumsal ve sosyal gelişmeden; eşcinsellik ve cinsel yönelimler hakkındaki son 50 senelik tıbbi ve bilimsel gelişmelerden habersiz; yanı başında, beraber yaşadıkları insanları asla tanımayacak, bilmeyecek, yaşadıkları sıkıntıdan habersiz olabilecek kadar; dünyanın en gelişmiş ülkelerinin neden eşcinsellere her türlü haklarını verdiğini düşünemeyecek kadar; eşcinsellerin her yerde hakları için savaştığını göremeyecek kadar dünyadan kopuk bu kişiler piyangodan mı çıkıyor?
1) Medeni insanlar başkalarını kalpleriyle ve beyinleriyle yargılar. Medeni bir insan için başkasının kalbi (iyilikseverliği, yardımseverliği, sözünün eri olması, dürüstlüğü) ve beyni (zekası, kültürü, bilgisi, düşüncesi, çalışkanlığı) önemlidir. Ama kalbi ve beyni olmayan insanlar, tüm dünyaya iki bacak arasındaki cinsel organlarıyla bakan, insanları birer cinsel objeden ibaret gören, hala hayvanlığı aşamamış sözde insanlar başka insanları cinsel gücüyle, ne kadar erkek olduğuyla ya da yatakta ne yaptığıyla yargılar. Onlar için karşılarındaki insanda önemli olan tek şey “cinsel hayatıdır”. Başkalarını “cinsel obje” olarak gören bu penis-beyinli zihniyet için bir insanın sosyal hayatı ya da kişiliği asla önem taşımaz. Kadını cinsel obje olarak görüp kara çarşafa sokan ya da kadınların elini sıkmayan zihniyetten hiçbir farkı yoktur. Bir gay ne kadar iyi bir insan olursa olsun, ne kadar kültürlü, bilgili, zeki olursa olsun; onlar için bu pozitif yönlerin anlamı yoktur ve penis-beyinlilerin gözünde onun sadece gay olması önemlidir.
2) İnsanı hayvandan ayıran en önemli nokta düşünebilmek, sorgulamak ve neden diye sormaktır. Sırf onlara küçükken “eşcinseller kötü insanlar” dendiği için eşcinselleri kötü gören ve sevmeyen, eşcinsellik yanlış, günah ve sapkınlık dendiği için böyle gören veya sırf onlara “tercih” dendiği için eşcinsellerin böyle olmayı “tercih” ettiğini sanan; kısaca asla sorgulamayan ve kendilerine söylenen her şeye bağlanan bu herifler uzaya çıkmış, 1 santimetreye 220.000 transistor sığdırabilecek teknolojiye ulaşmış, genlerin sırlarına kadar doğanın gizemini çözmeye devam eden ve dünya dışında zeki yaşam arayan insanoğlunun yüz karalarıdır. Tarih boyunca papaların, acımasız kralların ve diktatörlerin, insanı sömüren ve kullanan her türlü gücün en emin ve sadık köleleri bu adamlar oldu. Dünyaya iki bacak arasından ve küçükken kendilerine öğretileni yargılayamayan bu aşağılık varlıklar insanların cinsel hayatını ve eşcinselliği bu kadar önemsiyor. Madem sana bu kadar ters o zaman sen eşcinsel ilişkiye girmezsin ve umursamazsın. Bir çok şey birçok insana ters gelebilir. Ama işin içine cinsellik girince bunların o ilkel, aşağılık cinsel içgüdüleri, hayvani dürtüleri devreye giriyor ve insanlara saldırmaya başlıyorlar.
3) Bunlar sapıktır. Sapıklık cinsellikle alakalı bir kavram değildir. Sapıktır çünkü insanı insan yapan beynini kullanması, sorgulaması, yargılaması, neden diye sorması ve ilkel cinsel içgüdüleriyle başka insanları yargılamamasıdır (ve daha bir çok şey). Oysa bu sapık, iğrenç yaratıklar beyinleri kullanmaz. Kimisi evlilik dışı ilişkiyi, kimisi cinselliğin bir başka türünü, kimisi eşcinselliği “kötü” görür, saydığım sebeplerden dolayı. Yaptıkları hayvanlık ve doğal değildir, çünkü beynini kullanmamak insan doğasına aykırıdır. Bir insan eşcinsel olabilir, anal sex veya oral sex yapabilir. Bunu abartmanın ne anlamı var? Orta çağda anal sex veya oral sex yapan evli çiftler idam ediliyordu. İşte bu dinci mantığı homofobların fındık kadar beynine yerleşmiştir.
4) Kısacası hepsi “sub-human” yani aşağı insandır.
Eşcinsellik, barbarlar tarafından ve aynen büyük fikirleri kölelerinin öğrenmesi açıkça liderin işine gelmediği için felsefeyi sevmedikleri gibi, eşcinselliğin yaratma eğiliminde olduğu güçlü dostlukların ve ateşli aşkların da liderin işine gelmediği despot hükümetlerin yönetimi altında yaşayan insanlar tarafından ayıp karşılanır. – Platon
Aslında aileleri, arkadaşları ve akrabaları içinde sevdikleri ve değer verdikleri birçok insanın gay/lez olduğundan ama saklandkları için bunu bilmediklerinden ve böyle davranarak onları üzüp ek olarak kendilerinden nefret ettirdiklerinden haberdar bile değiller.
Nasıl bir insanı Kürt diye ya da zenci diye ya da ırkı yüzünden dışlamak ya da aşağılamak faşistlikse; aynı şekilde eşcinsel diye dışlamak ya da kötülemek aynı derecede faşistliktir. Faşist köpekler dünyanın en kötü insanlarıdır. Eşcinsellik “tercih” filan değildir. Sadece cahil ve yanlış bilgilendirilmiş insanlar eşcinsel olmayı kişilerin kendi tercihi zanneder. Kişinin cinsel yönelimi ergenliğin başına daha önce hiçbir cinsel tecrübe yaşanmamışken ortaya çıkar ve genetik+hormonal sebeplere dayanır. Yani doğuştandır. Zenci ya da beyaz olmayı ne kadar tercih ediyorsanız eşcinsel ya da heteroseksüel olmayı o kadar tercih edebilirsiniz. Eşcinselleri de günümüzde TIBBEN değiştirmenin hiçbir yolu yok. 70 senedir on binlerce bilim adamı eşcinselleri karşıcinsel yapabilmek için çeşit çeşit tedavi(!) yolları denedi, milyonlarca eşcinsel insan doktorlara, büyücülere, rahiplere, din adamlarına gitti ama değişebilen yok. Bütün büyük bilimsel ve tıbbi organizasyonlar eşcinselleri değiştirmeye çalışmanın işe yaramayacağını söylüyor. Birkaç bilim düşmanı ve dinci şarlatan hariç. Eşcinsellik, cinsellikle çoğalan tüm hayvanlarda görülen tamamen doğal bir yönelimdir. Doğal değil diyen bildiğin gerizekalıdır.
Çok sağolun ki herkesin kendi halinde ve mutluca yaşaması varken, sizler sayesinde bu güzel gezegen savaşlarla, sefaletle, cinayetlerle dolu bir cehenneme döndü.
Bugüne kadar eşcinseller kendilerinden nefret ettirilmeye, aşağılık olduklarına, hislerinin yanlış olduğuna ve aşklarını yaşayacaklarsa gizli gizli yaşamaları gerektiğine, sapık olduklarına ve sevgilerinin anormal olduğuna inandırıldılar. Yani ruhları esir edildi.
Ama artık zincirler kırılıyor. Ülkemizde eğitim seviyesi yükseldikçe, cehaletin zincirleri kırıldıkça artık eşcinsel gençler bir zamanlar zencilere ya da kadınlara, bugün de kendilerine yapılan haksızlıklara —“Siz kötüsünüz, sizin sevmeye/sevilmeye hakkınız yok, sizin aşkınız yanlış”— karşı gerçekleri anlayıp hakları için ayağa kalkıyorlar. Artık 14-15-16 yaşında eşcinsel gençler bile kendileriyle barışıyor, eşcinsellikleriyle problemi yok ve açıkça yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyorlar.
Cahil, okumamış-yazmamış bir insana “Sen gaysin, kötüsün, hislerin ayıp ve ahlaksız, onlar sevebilir, sen sevemezsin” derseniz bu cahil insan size umutsuzca, koyun gibi boyun eğer; ömrü boyunca kendi eşcinsel hislerini inkar eder ve mutsuzluk pahasına ondan istendiği gibi davranır. Ama fikri hür, vicdanı hür, iyi eğitimli, sorgulayan, “neden? niçin?” diye sorabilen bir gence bunlarla boyun eğdiremezsiniz. Vicdanı hür bir insanı ancak öldürerek etkisiz hale getirebilirsiniz ki onu öldürseniz, onun gibi onlarcası çıkar.
Sizler istediğiniz kadar karşı çıkın. İstediğiniz kadar küfredin, istediğiniz kadar dalga geçin. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Homofoblara geçmiş olsun.
Bir yanıt yazın